İŞYERİNDE ZORBALIĞA MARUZ KALDIĞINI DÜŞÜNENLERE TAVSİYELER:


Günümüzde işyerlerinde, özellikle de “beyaz yakalı” tabir edilen işçilerin çalıştığı işyerlerinde “zorbalar” türemiş durumda. Bu kişi ya da kişiler belli bir çalışanın üstünde yoğunlaşıp önce onun çalışmasını engellemek, çeşitli tacizlerle korkutmak, işinden ve iş ortamından soğutmak en sonunda da ya bıktırıp zayıf düşürerek ya da hile hurda ile onu işten attırarak kurtulmak şeklinde faaliyet göstermekteler.

Bu, oldukça yaygın ama mağdurlar tarafından - kötü hatıraları yeniden canlandırmamak için olsa gerek – fazla dile getirilmediğinden daha yeni yeni tanımlanan bir iş hayatı problemi. Türkiye'de henüz iş yasalarında tanımlı olmayan ama yabancı literatürde “workplace bullying” ya da “mobbing” terimleriyle geçmekte olan büyük bir problem. Ben bunu kısaca “işyerinde zorbalık” olarak ifade edeceğim.

Zorbaların niye zorbalık yaptığına gelince; benim gözlemlerime göre bu şu nedenlere dayanıyor :

•  Mağdur edilmek istenen kişinin kendilerine göre üstün yetenekleri karşısında kendi zayıflık, bilgisizlik, özgüvensizlik ya da beceriksizliklerini örtmek, kendi lehine haksız rekabet şartları yaratmak

•  Mağdur edilmek istenen kişinin fazla dürüst ve kendine güvenli olması karşısında yapmakta olduğu ya da yapacağı suiistimallerde ayağına dolanacağını hesap ederek onu safdışı bırakmak

•  İşyerinde hazır kendine tabi kişilerden oluşan ve istediğini kolayca yaptırabildiği bir “koloni”ye sahip olan zorbanın, bağımsız, özgüvenli, üretken ve başarılı yeni gelenin rekabet gücünün kendi otoritesini tehdit ettiğini düşünüp bu korkuyla şiddetli “önlemler” alması ve işin dozunu kaçırması

Tüm bunlar olurken asıl zorbanın dışında kalan çalışanlar, işveren temsilcileri, patron ne yapıyor, tacizlere hiç müdahale etmiyor mu derseniz, evet etmiyor. Çünkü zorbalar genelde şirketlerin nispeten eski çalışanları ve yöneticileri arasından çıkıyor; organize çalışıyorlar, tehdit ve baskı yoluyla taraftar da topluyor ve haklı görüntü sergiliyorlar. Üst yöneticiler de ya çoğunlukla buna kanıyor ya da kanmasa da işyerindeki uzun vadeli yaşamda mağdur olan ve pek dayanma olasılığını da görmediği işçiden ziyade daha güçlü pozisyondaki zorba(lar)la yola devam etmek durumunda olduğunu görüyor ve sonuçta zorbadan yana tavır alıyorlar.

Genel adaletsizlik, yaratılan mutsuzluk, iş barışının yokedilmesi tabii çok acı. Mağdur için yaralayıcı ve heves kırıcı. Diğer çalışanlar için kötü örnek. Adil değil ve olmamalı. Bu kadar baskı karşısında da mağdurun yaptığı genelde ruhsal ve fizksel sağlığını bozmamak için o işyerini terketmek oluyor. Sağlam sinirlere sahip olup dayanan pek az.

İşin bu insani tarafı bir yana bir de büyük ekonomik kayıp sözkonusu. Çünkü bu şekilde zorbalığa maruz kalan insanların %99'u genç, bilgili, becerikli, dürüst, çalışkan, özgüveni ve potansiyeli yüksek, eğitimleri iyi, gayet donanımlı kişiler. Hatta olaya daha da ulusalcı bir açıdan bakarsanız bu kişiler devletin bir yatırımı ya da “milli servet” niteliğindeler. Bariz bir şekilde diğer çalışanlardan üstün ve üretken özelliklere sahipler ve zaten bu nedenle zorbalığa maruz kalıyorlar. Bu tip kişilerin çalışmasının engellenmesi, ruhsal ve fiziksel tacizlerle zayıflatılıp, yıpratılarak iş yaşamının dışına ya da kenarlarına itilmesi, zaten binbir zorlukla ve kıt kaynaklarla yetiştirilip ortaya çıkarılan yetkin kişilerin tam da üretken çağlarında yitirilmesi anlamını taşıyor. Böylece ülke çok değerli ve yerine konması zor insan kaynaklarını yitirirken, kalitesiz,verimsiz ve hatta ahlaki değerleri olmayan insanlar, köşeleri tutuyor. Sonra da bu işletmeler niye karsız, niye verimsiz; bu yatırımlara ayrılan paralar nereye uçtu diye ağlaşıp dövünüyoruz.

Her çalışana “zorbalar”dan uzak, huzurlu, iş güvenceli bir çalışma yaşamı dilerim. Ama böyle dikensiz gül bahçesi tarzı bir iş yaşamı bulmak düşük olasılık olduğundan gerek iş arkadaşlarınızın, gerekse yönetici veya işvereninizin” zorbaca” girişimlerinden korunabilmenin bildiğim yollarını paylaşmak istedim.

Ayda Su AKSEL, İstanbul Mart 2005

 


1. GENEL ÖNERİLER:

•  Kendinizle gurur duyun ve özgüveninizi asla kaybetmeyin. Başınız dik olsun. Hatalarınız kadar erdemlerinizi bilin ve gereksiz mütevazı tavırlara girmeyin. Bakın tüm bu zorbalar sizle uğraşıp duruyorlar ama hala sizi altedemediler.
•  İşyerinizin, ya da işinizdeki mevcut pozisyonunuzun hayattaki en önemli şeylerden biri olduğu düşüncesini tamamen terkedin. Dünyanın dönmesi asla sizin işyerinizdeki çalışmanızla ilgili değildir; gerek siz, gerekse sizinle uğraşan zorba(lar), bu evrendeki, hadi onu bırakalım bulunduğunuz şehirdeki iş yaşantısının mini minnacık bir parçasısınız sadece. Bu arada egoist de olmayın, sizin başınıza gelen dünyanın en önemli derdi değil; etrafınızdaki insanları, onların mutlulukları ve dertlerini sakın ha küçümsemeyin.
•  Alternatif işlere her zaman açık olun. Güncel özgeçmişiniz hazır olsun. Yakın ve güvenilir ahbaplarınıza iş bakındığınızı belirtin. Hatta gözünüze kestirdiğiniz bir işyeri varsa gidip bizzat mülakat talep edin. Çalışırken iş aramak her zaman daha kolaydır.
•  Asla iş dışı yaşantınızı ihmal etmeyin. O sizin emniyet sübapınız olacak ve işyeri yaşantısının hayatınızda en önemli şey olmadığını kendi kendinize ispatlayabilmek için en önemli kanıt oluşturacaktır. Gereksiz fazla mesailerden kaçının.
•  Sağlığınıza dikkat edin. İyi beslenin; uykunuzu alın. Çok para harcamadan eğlenmenize bakın. Yüzeysel ilişkiler yerine, sizi samimi olarak seven ve anlayan insanlarla vakit geçirmeyi tercih edin. Böyle insan yoksa etrafınızda bir ev hayvanı edinin.
•  Özellikle de sesinizi koruyun. Düşüncelerinizi düzgün cümlelerle ve yanlış anlamalara yol açmayacak şekilde ifade etmeye ve hep sakin olmaya gayret edin.
•  İşe giriş-çıkış saatlerinize dikkat edin. İşe geç kalmak, kolaylıkla suçlanabileceğiniz ve kolaylıkla da ispat edilebilecek bir kusur oluşturur.
•  Gereksiz harcamaları kısın. Bütçenize çeki düzen verin. Borcunuz varsa; uzun vadeli ucuz kredilerle ya da yakın akraba-ahbaplarınızdan borç alarak hemen kapatın; mümkün olduğunca mali açıdan dengeli bir hale gelmeye çalışın. Aldığınız maaşı kaybetme korkusu sizi işvereninize köle yapmasın.
•  Sakın çekingen, kendini fazla eleştiren, ürkek bir tavra girmeyin. Bu daha da çok üstünüze gelmelerine yol açar. Agresif, sinirli, gereksiz tartışmaya giren biri de olmayın. Bu da size karşı bir koz olarak kullanılabilir. Güleryüzlü olun ama taviz vermeyin.
•  İşyerindeki arkadaşlarınızı o zamana kadar olduğundan daha ince eleyip sık dokuyarak seçin.
•  İşyerinde genel olarak nazik ama mesafeli bir davranışı benimseyin ve herkesin de bunu benimsemesini sağlayın.
•  İşyeri ve özel hayat arasında kalın ayrım çizgileri çizin; bu konuda tutarlı olun ve asla taviz vermeyin. İşyerinizdekilerin özel hayatınızdan, özellikle de negatif olaylardan haberdar olmasına izin vermeyin.
•  İşyerinizdeki çıkar ve ahbap-çavuş ilişkilerini anlamaya ve mümkünse belgelemeye çalışın. Böylece size zarar verebilecek kişilerden daha kolay kaçınabilirsiniz.
•  İşle ilgili yazışmalar hariç özel e-posta adresi kullanın. Ekstre, sigorta, banka mektubu vb. evraklarınız için hep ev adresinizi kullandırın.
•  Eğer maaş ve diğer özel hesaplarınız işvereninize ait bankadaysa onları başka bir yere aktarın.
•  Özel telefon konuşmalarınızı mümkün olduğunca ofis dışında ya da kimsenin duymayacağı şekilde yapın.
•  Çekingen olmayın; bulunduğunuz grupla kısıtlamayın kendinizi; diğer gruptaki kişilerle de ortak çalışma ve üretmeye dayalı ilişkiler kurun. Onların da sizin çalışma ve fikirlerinizden yararlanmasına, sizi tanımasına izin verin.
•  İşyeri kurallarına uygun davranın; kimsenin eline koz vermeyin. Ama yönetmelikte olmayan, birilerinin icat ettiği kurallara uymak zorunda hissetmeyin.
•  Sakin olun, hata yapan siz değil zorba olsun ve bunu mutlaka tespit edin.

 

2. BELGELEME KONUSU:

•  Yazılı belgeler çok önemlidir. İş ortamınızda ileride size gerekli olabileceğini düşündüğünüz belgeleri veya dokümanların kopyasını alın. Kendi yaptığınız işlerin de kopyasını mutlaka alın.
•  İhtilaflı konuları mümkün olduğunca yazılı olarak tartışın ve hem sizin hem karşı tarafın yazılarını saklayın. Bu tip yazılarda görev sınırlarınızın dışına taşmayan, yeterince nazik ama net ifadeler kullanmaya ve karşınızdakini de böyle yapmaya zorlayın. İleride “bilgim yoktu” denmesine karşı bu yazıların karbon kopyasını ilgili yöneticilere de yollayın. Eğer herşeyi yazılı yapmakla suçlanırsanız aldırmayın.
•  Taleplerinizi ve onların yanıtlarını da benzer şekilde yazılı belgeli yapmaya çalışın. Başkalarının sizden taleplerini de yazılı yapmasını sağlayın ve bunları kaydedin.
•  Yazılı belgelerin sadece sizin tarafınızdan değil zorbalar tarafından da kullanılabileceğini unutmayın ve yazdığınız yazılarda kendinizi suçlu düşürücü, bağlayıcı ifadeler olmamasına özen gösterin.
•  Zorbaların sizinle uğraşma nedeni sırf kendi yetersizliklerini örtmek olabileceği gibi sizin işbirliğine yanaşmayacağınızı bildikleri bazı suiistimalleri de örtmek olabilir. Bunların delili pek ortalıkta olmaz ama bu tip şüpheli durumlarla karşılaşırsanız deliliniz olmasa bile bununla ilgili kişi, tarih, olay, firmaları not edin. Tabi varsa yazışma ve delil olabilecek diğer şeyleri de kaydedin.
•  Bunun dışında standart bazı belgeleri de mutlaka edinin:

•  İşe giriş bildirgeniz.
•  Bordrolarınız.
•  Sözleşmeniz. Çoğu işveren yükümlü olmakla birlikte bunun kopyasını çalışanına vermez. Israrla isteyin.
•  İşvereninizin personel yönetmeliği. Bunu bulmak da zor olabilir. Ama gizlenemeyecek bir dokümandır. Eğer sendikalıysanız sendika yoluyla elde etmeniz kolay olacaktır.
•  Sendika varsa güncel toplu iş sözleşmesi metni.
•  Yapılmış ve imzalı performans değerlendirmesi formlarınız
•  Yaptığınız, tamamladığınız işleri, projeleri ispatlayacak belgeler. Örneğin kalite belgeleri.
•  Görev tanımınızı anlatan insan kaynakları ya da kalite belgeleri.
•  Diğer grupların görev tanımları
•  Güncel Telefon Rehberi. İnsan Kaynakları'ndan sorumlu kişilerin ve Yönetim Kurulu'nun adları, sekreterleri, telefonları.
•  Bunun dışında imzaladığınız herhangi bir taahhütname, belge vb.
•  İşyeri kimlik kartınız..
•  Varsa işyeri adına yaptığınız seyahatlerin belgeleri.
•  Personel yönetimi ile ilgili kalite süreçleri dokümanları.
•  Yaptığınız işle ilgili kalite süreçleri dokümanları.
•  İşyeri ticaret sicili belgesi ve imza sirküleri

•  Halen işyerinizde çalışan ya da yakın zamanda ayrılmış iş arkadaşlarınızın hakkınızdaki olumlu tanıklıkları. Halen çalışan kişiler korkacaktır, ısrar etmeyin. Yeni ayrılanları bulup konuşun ve gereken durumlarda onlardan tanıklık isteyin.

 

3. YAZILI BİLDİRİMLER:

Bunlar tebligat şeklinde yapılacaktır. Bunları almayabilirsiniz. O zaman adresinize tebliğ edilir ve siz evde bulunmayıp almasanız da muhtarlığa bırakılır ve tebliğ edilmiş sayılır. Muhtardan gidip bu tip tebliğleri bulmak sizin görevinizdir. Bu tebliğleri muhakkak okuyun. “Şirketinize karşı her türlü talep ve dava hakkım saklı kalmak kaydıyla tebellüğ ettim “ ifadesiyle ve o günün tarihini de yazarak imzalayın ve mutlaka bir fotokopisini alın. Sakın ha sinirlenmeyin ve moralinizi bozmayın.

Tebligatlarda yazılı şeyleri sorgulayın. Bunu size belgeyi tebliğ eden ya da tebliğin altında imzası olan kişiye sorarak yapabilirsiniz. Bunu yaparken onun detaylı açıklama yapması yönünde sorular sorun ve dikkatlice, notlar alarak dinleyin. Eğer imzayı atan kişi aslında konuyu detaylı bilmiyor da, diğer yetkili kişilere güvenerek imza atmış biriyse onu, mağdur olduğunuz hakkında bilgilendirin. Bu kişilerle gereksiz münakaşalardan kaçının. Daha çok bilgi alışverişinde bulunmaya çalışın. İmza sahiplerinin ünvanları ne kadar yüksek olursa olsun, çekinmeyin randevu alın ve gidin konuşun. Bir daha böyle birşey önüne geldiğinde imza etmeye tereddüt edecektir. Bu kişilere randevu talebinizi mümkünse yazılı yapın ve kaydedin. Böylece eğer size randevu vermezse “ben randevu talep ettim ama benimle görüşmedi” diyebilirsiniz.

Eğer uyarı bildirimi yapıldıysa bunu bir ve/veya iki üst yöneticinizle mutlaka konuşmaya çalışın. Randevuyu yine mümkünse yazılı isteyin, vermezse belge olur. Yöneticiniz grubunuz içinde neler olduğunu bilmeyip sırf zorbaya inanarak size böyle bir uyarı verdirmiş olabilir; kendinizi – sözlü olarak – savunun. Herşeyi yazılı yaparken savunmayı sözlü yapmanızın nedeni, altına imza atarak vereceğiniz yazılı bir savunmanın sizin haberiniz bile olmadan size yöneltilebilecek başka suçlamalara yanıt diye kullanılabilmesi olasılığına karşı önlem almaktır.

Bildirimlerin bazılarına itiraz hakkınız vardır ve bunları toplu iş sözleşmesi ya da iş yasasına göre belli süreler içinde yapmanız gerekir. Onun için tebligatlardan sonra mutlaka bir avukata danışın ; en azından iş kanunu veya toplu iş sözleşmesine bakın ve bu süreyi kaçırmadan ve son güne kalmadan gerekli itirazınızı yapın. Bu yazılı itirazlarınızı da tahminen muhaberat memurları almak istemeyecek ve geri çevirecektir. Umutsuzluğa kapılmayın. En iyisi, en yakın ve mümkünse merkez dağıtım yapan bir PTT'den iadeli taahhütlü ve APS olarak yollayın ( İşyerinde PTT varsa oradan yollamayın ). Daha sonra da gidip PTT'den yollanıp yollanmadığını PTT defterinden kontrol edin. PTT alındısı zamanında gelmezse PTTden defter kaydına istinaden size teslimatın ne zaman ve kime yapıldığına dair bir resmi belge verilmesini isteyebilirsiniz.

Sizden göreviniz dışı veya sıra dışı bir talepte bulunulursa siz de bunu sözlü olarak kabul etmeyin ve size yazılı tebligatla bildirilmesini isteyin. Örneğin birdenbire izne çıkmanızı isteyebilirler. Bu durumda izin formunu siz doldurmayın. İstiyorlarsa onlar sizi zorla izne çıkarsınlar ve bunu tebliğ etsinler. Bu tebligatları da önce okuyup kontrol edin. Sizden yapmanızı istedikleri şeyi, tarihini vb. doğru olarak ifade ettiğine dikkate edin. Doğru yazılmışsa yine “Şirketinize karşı her türlü talep ve dava hakkım saklı kalmak kaydıyla tebellüğ ettim “ ifadesiyle ve o günün tarihini de yazarak imzalayın ve mutlaka bir fotokopisini alın.

İzinliyken hiçbir tebligat için işyerinize gelmek zorunluluğunuz yoktur; öyle bir talep gelirse izin sonunda işe döndüğünüzde tebligat yapabileceklerini söyleyin.

Asla gereksiz hiçbirşey imzalamayın ve imzalayıp almanız gereken belgeler olursa yukarıdaki kurallara uyun. Özellikle de sizden savunma istenirse bunu sakın yazılı yapmayın. Herşeyden önce onlar size isnat ettikleri suçu yazılı olarak bildirsinler. Yine de savunma yapmanız gerekirse bunu sözlü yapın ve kendinizi bu tip şeylerin tartışıldığı toplantılara davet ettirin. İş yasası ve/veya toplu iş sözleşmesine göre bir yazılı savunma isteniyorsa bu zaten size isnat edilen suç belirtilerek ve yazılı tebligatla yapılmalıdır. O zaman yazılı savunma vermeniz gerekir. Ama bunun için de acele etmeyin. Kanunda belirtilen süreleri sonuna dek kullanın. En son yazılı savunma için süre 6 işgünüdür. Bu tip durumlarda mutlaka sendikaya ve/veya bir avukata danışın .


4. SİZE KARŞI YAPILABİLECEK FİİLİ VE KÖTÜ NİYETLİ HAREKETLER:

Bu tip hareketler karşısında soğukkanlılığınızı muhafaza edin. Ve bunları mutlaka tespit etmeye çalışın; belgesi olsun. Gerekirse fotoğraf makinası, ses kayıt cihazı vb. de kullanılabilir.

Nadir olmakla birlikte kaba kuvvet kullanma vb. Özel güvenliği ve/veya polisi çağırın ve zabıt tutturun.

Telefon kablonuzun kesilmesi; bilgisayarınıza ya da masanıza zarar verilmesi, karıştırılması. İşyeri güvenlik görevlisini çağırın ve durumu tespit ettirin.

Sistem yetkilerinizin alınması. Eğer bunu yapanlar açık oturumlarınızı iptal etmeyi unuttularsa buradan girerek durumu en azından bilgisayarda bir dosyada tespit edin. Bu yetki almayla ilgili iş isteği yapıldıysa bunun kopyasını ele geçirmeye çalışın. E-posta adresinizi kaldırdılarsa dışarıdan kendinize e-posta atarak bunun tespiti de kolaydır. Sistem yetkilerinizin iptalinin tespitini en kolay işyerinizde çalışan arkadaşlarınız aracılığıyla yapabilirsiniz. Onlara başvurun tabii ama unutmayın çoğu bunu yapmaya korkacaktır; onları zorlamayın. O günlerde istifa etmekte olan biri varsa ya da ilgisiz bir bölümde size destek olabilecek bir arkadaşınız varsa belki o yardımcı olabilir. Eğer sendikalıysanız, mutlaka sendika yetkilisinden durum tespiti için yardımcı olmasını isteyin. Noter bu konuda yardımcı olmaz; çünkü mahkemede kullanılabilecek durumların tespitlerini yapmaya gelemeyeceklerini söylerler. Asıl çekindikleri ise işyerinize girip bu tespiti yaparken bir müdahaleye maruz kalmaktır. İşvereninizin adı ne ölçüde büyükse o kadar çekinirler. Yine de tanıdık bir noter varsa onunla deneyebilirsiniz.

Yetkileriniz önce alınıp sonra geri verilirse bunu da tespit etmeye çalışın. Örneğin güvenlik bölümüne yazılmış bir yazı/iş isteği vb. olabilir. Bu da bir süreyle yetkilerinizin iptal edilmiş olduğunu ispat edecektir.

Zorla izne çıkarılmanız. Size tebligat yapılmadan kesinlikle kabul etmeyin. İşe gelmeye devam edin. Tebligat da belge sayılır.

Her türlü belge tahrifatı. Bunları kullandırtmayın ve ele geçirmeye çalışın.

Kapı giriş yetkinizin alınması. Bunun tespiti için bir noteri ikna etmeniz daha kolay. Çünkü işyerine girmesi gerekmeyecektir. Noterle gidin. Kapıdaki güvenlik yetkililerine de başvurun ve noterin onların söylediklerini kaydetmesini sağlayın.

Maaşınızın ya da ikramiyenizin ödenmemesi. Bunu ilgili banka hesabınızdan ekstre çektirerek kolaylıkla ispat edebilirsiniz. Zaten bu aksi işverence ispat edilmesi gereken bir durumdur.



5. BU BELGELER NE OLACAK?

Bu belgeler herhangi bir dava / soruşturma vb.'de işyerinizin size karşı kötü niyetini ispat edecektir. Dolayısıyla toplanmalıdır.

Avukatınıza danışmanız durumunda da elinizdeki belgeler onun işini kolaylaştıracaktır.

Çeşitli durumlarda başvurabileceğiniz makamlar şunlar olacaktır:

Sendika varsa işveren-işçi kurulu. Bunun detayları güncel Toplu Sözleşmenizde yazar.

İş mahkemeleri ya da toplu sözleşmede varsa özel hakem. Bu arada hem iş mahkemesi hem de özel hakem kararları Yargıtay 'da temyiz edilebilir.

Çalışma Bakanlığı'na bağlı işvereninizin bulunduğu bölgedeki Bölge Çalışma Müdürlüğü. Buradaki müfettişlere akıl sorun ve şikayet dilekçesi verin. Hemen harekete geçmeseler de 1-1,5 ay içinde işyerinize tebligat yapar ve müfettiş atayarak soruşturmaya gelirler. Bu hiçbir işveren için hoş ve/veya kaçınabilecekleri bir durum değildir. Bölge Çalışma Müdürlüğü müfettişlerine olayın gelişimine göre çeşitli safhalarda başvurup ücretsiz danışmanlık alabilirsiniz.

İşvereninizin varsa Teftiş Kurulu. Olan biteni kendileri teftiş edebilirler.

İşvereninizin Yönetim Kurulu. Karar mercii oldukları için bilgi vermeniz gerekebilir.

Bağımsız mahkemeler. Olayın gelişimine göre maddi-manevi tazminat davası açma durumunuz olabilir.


6. KANUNİ HAKLARINIZ

Güncel olan 4857 no.lu ve 22.5.2003'de kabul edilmiş olan iş kanunumuz daha öncekilere göre işçiyi çok daha fazla koruyan bir kanundur. Ayrıca güncel Türkçe'yle ve kolayca anlaşılan bir dille yazılıdır. İş kanunu el kitabı olarak büyük kitapçılarda satılmaktadır. Bundan mutlaka bir tane edinin

Eğer sendikalıysanız en son ve geçerli Toplu Sözleşme metnini de mutlaka sendikanızdan edinin.

İşvereninizle yaptığınız iş sözleşmenizi ve personel yönetmeliğinizi de edinmeniz gerekmektedir.

İş Kanunu'nun bazı temel maddeleri hiçbir sözleşmeyle değiştirilemez niteliktedir. Bazıları ise sözleşmelerle ve yönetmeliklerle yeniden düzenlenebilir. Bunların hangileri olduğu iş yasasında belirtilmiştir. Bunun yanısıra bazı maddelerde belirsiz kalan bazı durumlar Yargıtay'ın gerekçeli kararlarıyla daha netleştirilmiş olur. Bu gerekçeli kararları kitapçılarda bulmak ve takip etmek zor olabilir. Bunlara da avukatınız ya da Bölge Çalışma Müdürlüğü yoluyla erişebilirsiniz.

Mümkünse her zaman avukat danışmanlığı almak en iyisi olacaktır.

 

İŞ AKDİNİN FESHİ

Temel olarak iş akdi feshi son iş kanunumuzla epey zorlaşmış durumdadır. İşverenin “ performans düşüklüğü” gibi çok sübjektif ve aksi kanıtlanması zor gerekçelerle iş akdini feshetme hakkı yoktur. Gerçekten ciddi, yüz kızartıcı suçlar, ya da işçinin çalışmasını engelleyici fiziki bir durum olması gibi nedenler geçerli neden sayılmaktadır.

Yine de işveren iş akdini feshederse de işçi 1 ay içinde “işe iade” davası açabilmektedir. Eğer iş akdi feshi adli tatil içinde bile olsa dava tatilin sonu beklenmeden açılmalıdır. Tabi işçi dava açsa da açmasa da kıdem ve ihbar tazminatları hakları kendisine hemen işverence ödenmelidir. Burada iş kanunundaki ihbar sürelerinin kimi zaman toplu sözleşmelerle işçi lehine uzatılabildiğini görüyoruz. O nedenle bu sürelere dikkat edilmelidir.

İşe iade davalarına seri muhakeme usuluyle bakıldığından sürüncemede kalmayıp 2 ay içinde sonuçlanmaktadır. Eğer sendikalı-toplu sözleşmeli iseniz o zaman da mahkeme yerine özel hakeme gidilir; bunun şartları toplu sözleşmede açıklanmaktadır. Ama özel hakemde de seri muhakeme esastır. Dava veya özel hakemde işveren haklı gerekçeyle iş akdini feshettiğini ispat etmeye mecburdur; işçinin birşey ispatlamasına gerek yoktur. Bilinen şu ki bu tip davaların çoğu işçi lehine sonuçlanmaktadır.

Sonuçların Yargıtay'da temyiz edilmesi mümkündür.

Bu tip bir davada işçi haklı görülürse işveren ya işçiyi işe geri alır ya da almak istemezse mahkemenin belirlediği tazminatı ve + 4 ayı aşmamak kaydıyla mahkeme ne kadar sürdüyse o kadar sürelik kazancını ( maaş, ikramiye ve başka her ne ödeme varsa ), hepsi de vergiden muaf olmak kaydıyla işçiye öder. Bu 4 ayı aşmayan mahkeme süreci sonu tarihi de işçinin işten ayrılma zamanı olarak belirlenir. Yani bu zaman zarfı için işveren işçinin sigorta primlerini ödemeli, ona karşı her türlü sorumluluğunu yerine getirmeli ve 4 aylık kıdem ve ihbar tazminatı farkını varsa izin hakkı farkı da kendisine ödemelidir. Genelde böyle bir durumda işveren işçiye sadece tazminat ve max 4 aylık maaşını öder; fakat işçi bu durumda diğer haklarını ayrıca dava açıp talep edebilir.

 

NAKİL VE ATAMALAR

İş akdinin feshi dışında rastlanan klasik bir durum da – ki iş akdi feshi gerçekleştirilemezse işverenin başvurduğu bir yöntemdir – işçinin alakasız bir nedenle ya da nedensiz olarak kendi uzmanlığıyla ilgisiz ve hatta mümkünse farklı bir kentteki bir şube/servise nakli ya da “ sürgün edilmesi ” dir.

Bu durumda işçi iş kanununun 22. maddesine ve varsa toplu sözleşmeye göre “iş şartlarının esastan değiştirilmesine” itiraz ederek atamayı/nakli kabul etmeyebilir ve atandığı yere gitmeyebilir. Bu durumda işverenin iki + bir seçeneği var. Ya atamaya itirazı kabul eder ve işçiyi eski servisine iade eder ya da iş akdini feshedebilir. İş akdi feshi durumunda işçinin işe iade davası açma hakkı yine saklıdır. Artı birinci seçenek ise işverenin hiçbirşey yapmayıp işçiyi sürüncemede bırakması ve çeşitli zorluklar yaratıp eski servisinde kalsa da çalışmasını imkansız kılarak onu istifaya zorlamasıdır. Bu son durumda dahi işveren işçinin maaşını ve ünvanını indirmeden ücretini ödemek mecburiyetindedir. Böyle bir durumda da işçi eğer isterse bu kez iş kanununun 24.maddesine göre “işverenin çalışma şartlarını bozması” gerekçesiyle istifa edip dava açarak kıdem + ihbar tazminatlarını yasal faiziyle birlikte alabilir. Fakat ayrıca “işe iade” davası açamaz.

 

İşten atılma ve sürgün en kritik ve en çok ilgi duyulan konular olduğundan bunlarla ilgili yaşadıklarımı ve bildiklerimi aktardım.

 

ÖNEMLİ NOT

Şüphesiz bu yazdıklarımın uygulanması sırasında karşılaşılabilecek değişik durumlar için ne ben ne de bu metni yayınlayan yayın organı sorumlu kılınamaz. Ve her zaman için bu yazıda özellikle de kanun ve sözleşmelerle ilgili verilen bilgileri ya bizzat iş kanunu incelenerek ya da iş hukuku konusunda bilgili bir kişiye, özellikle de bir Çalışma müfettişine danışılarak doğrulatmanız önerilir.

Ayda Su AKSEL, İstanbul Mart 2005