Dün hava yağmurluydu.

Ablamla beraber çıkalım dedik, şöyle hem yürürüz hem de bir yerlerde oturur birşeyler içeriz.

Beşiktaş'ta biraz dolaştıktan sonra atladık taksiye, halkın arasına katılmaya. Şu anda en popüler yerler büyük alışveriş mekanları olduğuna göre biz de bir tanesine doğru yöneldik.

Ablam, 50 yaşlarında, 25 yılını eğitime vermiş, herşeye muhalefet ve herkese bir şeyler öğretme amacını kaybetmemiş biri olarak, taksi şoförü ile, “niye oradan gitmiyorsunuz, neden burası daha yakın değil mi” gibi didişmelere hemen başladı. Aslında haklı.

“Abla orası tıkalıdır”, şoför durur mu.

Ben de içimden şoföre “hadi oradan” diyorum ama şimdi ne gerek var güzel bir günü mahvetmeye di mi.

Neyse, dolaştık Profilo'da biraz.

Eee sigara içmeli di mi, yoksa günde üç-dört paket sigara nasıl biter. Merdiven çıkarken yoksa nefes nefese kalamayız. Sevişirken 5 dakika sonra yorulmayız. Bitirmek lazım paketleri. 17 yaşımızda kızlara hava atacağız diye başladığımız sigara şimdi kızları elimizden kaybettiriyor, bu nasıl iş ben anlamadım. Kim söyledi bize büyükler sigara içer diye, bi yakalasam. Büyüdük ya artık sigara içmeliyiz. Eee kızlar da büyüklerden hoşlanır. Oturduk lüks bir yere, birşeyler yedik içtik. Güzel bir yerdi, piyano çalıyordu genç biri bir tarafta.

Kalkmamıza yakın ben lavaboya gittim. Ablam hesabı istemiş, hesap geliyor, içmediğimiz bir şey yazılı. “Aaaaa Siz cappucino içmediniz di mi, doğru, kusura bakmayın”. Ben bir geldim ablam yine öfkeli, çıldırmış, bunlar bizi aptal yerine koyuyorlar diye delirmiş durumda. “Abla hadi çıkalım”.

Taksiye bindik eve gideceğiz. Artık saat bayağı ilerlemiş durumda. Ablam elinde paketlerle arkaya doğru yöneldi. Ben taksinin ön koltuğuna oturdum. Tamam buldukkkkkk. Sakallı, elinde kocaman bir tesbih sallayan, kara kaşlı, kara gözlü bir yağız delikanlı !!! “nereye” dedi, tabii kibarca !!! “Beşiktaş abi”. Basdı gaza, bir taraftan da söyleniyor, “öküzler, salaklar” . Herkes öküz.

Yine bizi dolaştırdı. Ablam yine başladı tabii.

“Abla orası tıkalıdır...” “ABLA ORASI TIKALIDIR...”

 

 

PAR - Şubat 2005

 

 

Diğer Yazılar

Deniz (Şubat 2005)