Galatasaray'ın UEFA kupasını alması bir tesadüfmüydü ?


O dönemleri gören yaşayan biri olarak, Galatasaray'ın o kupayı kazanmasına tesadüftü demek bayağı bir haksızlık olur. 4 Sene boyunca çalıştılar. Her gün futbol kapasitelerinin üstüne biraz daha kapasite yüklediler. Kendilerini geliştirdiler, çok iyi kaynaştılar. Her oyuncu bir diğeri için fedakarlık yapacak kadar birbirine bağlandı. Moral seviyeleri hep yüksekti. Hücumla boğarak, yılmadan saldırarak, Fenerbahçeli taraftarı kıskandıracak kadar göze güzel gelen futbol oynayarak bileklerinin hakkı ile o şampiyonluğa ulaştılar. O dönemde bir araya gelip Galatasaray'ı bu büyük zafere taşıyan herkese helal olsun bu kupa.

Şimdi gelelim TESADÜF olayına.

UEFA kupasını alabilmek için iyi takım olmak gerekiyor, büyük takım olmak gerekiyor, kendini kabul ettiren takım olmak gerekiyor, marka olmak gerekiyor.
İyi takım, Büyük takım, Kendini kabul ettiren takım, Marka takım demek UEFA ve Şampiyonlar Ligi arenasında devamlılığı olan takım demek. O kupaya ulaşamasa da her yıl çeyrek final gören takım demek. Oyuncu kaptıran değil oyuncuların gelmek için can attığı takım olmak demek.

Şu bir gerçek Galatasaray UEFA kupasını almadan önce Avrupa çapında bir takım değildi, aldıktan sonra da Avrupa çapında kalamadı. Yani başarı, planlı bir büyümenin sonucu değildi ve planlı bir şekilde tutunma da becerilemedi.

Sonuç olarak Galatasaray, eline geçen UEFA Şampiyonluğu unvanına rağmen büyük takım olmayı başaramadı.

İşte TESADÜF kelimesi bana göre bu gerçeği anlatıyor.
UEFA ve Süper kupada en büyük pay sahibi HAGI Galatasaray'a tesadüfler sonucunda geldiğini kendi açıkladı.
Hagi'nin tesadüfen transferi POPESCU'nun transferini gerçekleştirdi.
Keza FILIPESCU'da HAGI ve POPESCU işbirliği sonucu Galatasaray'a geldi. TAFARREL'inde gelişi bir emeklilik ikramiyesi idi.
CAPONE, Tafarrel ile bağlantılı olarak Galatasaray'a gelmişti.
Hasan ŞAŞ Fenerbahçe ile ilgilendiği için transfer edilmişti.
Ve....
Milli takımda harikalar yaratan Fatih TERİM, milli takımın başarısı sonucu Galatasaray'a teknik direktör olmuş ve EMRE'yi bulmuştu.

Bu transferleri Faruk Süren UEFA kupasını almak için değil Türkiye'de başarıyı yakalayabilmek adına yapmıştı. UEFA şampiyonu olduktan sonra kadrosunu koruyamaması ve mali açıdan üst seviyelere ulaşamaması da bu düşünceyi doğrulayan sonuçlardır. Ve rastlantılar sonucu bir araya gelmiş bu kadro UEFA şampiyonu oldu. Burada TESADÜF Galatasaray Futbol takımının UEFA kupasını kazanması değil Galatasaray Spor Kulübü yönetiminin böyle bir başarıyı yakalamasındadır.

Kurumsallaşmayı gerçekleştirebilen, alt yapıyı geliştiren, futbol ekolünü yaratan bir kulüp olarak bu kupaya ulaşabilmek ve bu arenada devamlılığı sağlayabilmek ile "TESADÜF" sıfatının ortadan kalkmasını sağlanabilir.

Galatasaray'ın ve diğer tüm kulüplerin elde edecekleri başarılardaki TESADÜF sıfatından kurtulabilmeleri de bu düşünceye göre hareket etmelerine bağlıdır.

 

Hepinize sevgiler.

 

Süreyya ÖZCAN - Mayıs 2005

 

 

Diğer Yazılar

34 BJK İstanbul Hatırası (Nisan 2005)
Reyting Uğruna (Şubat 2005)
Futbolun Çehresi (Şubat 2005)