Yoga ve Kurban Etmek

 

Kurban ettiğimiz şeyler aslında vazgeçtiğimiz şeylerdir. Bir şeyin olması için bir başka şeyi bırakmaktır. Tanrıya sunulan adaktır. Tanrıya sunarak şükranlarımızı dile getirmiş oluruz.

Kurban etmemiz hayatımız boyunca sürer. Aldığımız, beğendiğimiz veya çok sevdiğimiz şeylerden; hatta nefesimizden bile bir gün vazgeçmek zorunda kalırız. Bu vazgeçiş aslında bizim Tanrı'ya sunduğumuz kurbanımızdır.

Yoga kişiyi mutlak özgürlüğe götürür. İrade gücü kazanmamız ve farkındalığımızı arttırmamız sayesinde zincirlerimizden kurtulmamızı sağlar; çünkü sadece fark ettiğimiz düşüncelerimizin, hareketlerimizin veya duygularımızın kontrol edeniyizdir. Hepsiyle aramıza mesafe koyma hakkımız vardır ve bu da bizi özgür kılar. Hareketlerle başlayan öğretide önce bize acı veren kaslarımızı izlemeyi, nefes ile kontrol etmeyi ve daha sonra da yönetmeyi öğreniriz. İrademiz gittikçe güçlenir ve biz bırakmayı öğreniriz. Önce kaslarımda ve yağ dokumuzda tuttuğumuz hatta sahiplendiğimiz acıyı, öfkeyi ve gerilimi fark ederiz sonra da bırakmayı deneyimleriz.

Sahiplenme duygusu esaretin başlangıcıdır ve yanılgıların en büyüğüdür; çünkü biz aslında nefesimize bile sahip değilizdir. Nefesimizin başladığı ana karar vermedik ve ne zaman biteceğini de bilmiyoruz; hatta onu bilinçli olarak bile kontrol etmiyoruz; o zaman bir sahip olma durumundan da bahsedemeyiz. Biz sadece bir gün kendimizi nefes alırken bulduk.

Sahip olduğumuz her şey bir gün bize sahip olur. Evimiz, arabamız, paramız, işimiz, hatta eşimiz ve çocuklarımız bizim yöneticilerimiz konumundadır. Eşimizle veya çocuklarımızla çatışmalar yaşarken kendi isteklerimizi onların üzerinde gerçekleştirmeye çalışırız. Kendimize göre çok haklı olmamızın hiçbir anlamı yoktur. Yaşadıkları bu hayat onların ve hata yapma hatta budala olma hakları vardır. Bu hakkı onlardan alamayız. Bu ev, araba ve para bizim değil biz sadece hepsinin geçici kullanıcılarıyız. İşimiz bizi tanımlamamalı ve unvanlarımız bizden önce gelmemeli biz sadece görevimizi yapıyoruz. Doktorluk mesleği ile uğraşıyorsak, sadece Tanrı'nın insanları iyileştirmek için seçtiği enstrümanlardan biri olduğumuzu fark etmemiz gerekir. Biz kendi başımıza kimsenin hayatına müdahale edemeyiz. Kimsenin yaşamasına, ölmesine veya iyileşmesine karar veremeyiz. Hasta kişi bizim rehberliğimizde iyileşmeyi seçebilir veya seçmeyebilir.

Anne veya baba değiliz. Anne veya baba olma sorumluluğunu taşıyoruz. Çocuğumuzun sahibi değil rehberleriyiz. Onun yerine öğrenemeyiz. Onu tehlikelerden belli ölçüde koruyabiliriz. Ona yürümeyi öğretebiliriz; ama nasıl yürüyeceğine karışamayız.

Sadece görevini yerine getiren olduğunuzu düşündüğünüzde hiçbir sıfatı taşımanız gerekmez. Tüm sıfatlarımızı bir kenara bıraktığımızda özgürüz. Bu bayram size yük olan sıfatlarınızı kurban verebilirsiniz.

Kurban verme aslında gün içinde de farkında olmadan yaptığımız bir şeydir. Her aldığımız nefesi, verdiğimiz nefese kurban veririz. Nefes alırken yaşamı seçeriz ve ölümü kurban veririz. Nefes verirken ölümü seçeriz ve ölümü yaşama kurban veririz. Bir an için nefessiz kalmaya ve yaşama bakmaya ihtiyacımız vardır; onu özlemek ve geri kazanmak için; dinlenmek ve sindirmek için; çünkü nefes vermeden nefes alamayız. Bu bayram bir an için nefesinizi kurban verin. Yaşamdan ölüme, ölümden yaşama doğru hareket edin.

Bağımlılıklarımız bizim esaret zincirlerimizdir. Bağımlısı olduklarımıza bağlıysa mutluluğumuz veya kendimizi iyi hissetmemiz öyleyse bu biz, biz değiliz; çünkü bizim özümüz mutluluktur.

Bağımlılık duyduğumuz insanlar, bağımlık duyduğumuz eşyalar, gıdalar veya maddeler (alkol, sigara, uyuşturucular) ve duygular. Sanırımım bağımlılıkların en çetini duygulardır. Her türlü nesneyi de zaten bir duyguyu tatmin etmek için kullanırız. Duygular sinsi bağımlılık yaratıcılardır. Sinirlendiğiniz insanlara karşı bağımlılık duyduğunuzu hiç düşündünüz mü? Vücut öfke duygusu sayesinde çeşitli hormonların salgılanmasını sağlayarak içsel tatmine ulaşır ve bunun bağımlısı haline geldikten sonra da sürekli aynı durumları yaratarak öfkelenmeyi tetikler. Acı çekme, kendine acıma, umutsuzluk, endişe ve kuruntu gibi duyguların hepsi bağımlılık yaratan duygulardır. Kişi kendi bilinçaltında kurduğu ve sürekli olarak hayattan çağırdığı trajedilerin baş kişisi konumundadır.

Özgür olmak istiyorsanız bağımlılıklarınızı kurban vermelisiniz. Tanrı içtenlikle sunulan tüm adakları kabul edecek ve aynı ihtişamla kişileri kucaklayacaktır.

Bu bayram kendi özünüze bakın. Tüm olumsuz duygularınızı kendinize itiraf edin ve öfkeniz, yersiz gururunuz, kıskançlığınız, açgözlülüğünüz ve cehaletinizden birini kurban verin. Hayatı kendiniz ve tüm dünya için daha güzel bir yer yapabilmek adına bunu yapın.

Kurban verdiğinizi söylediğiniz ve Tanrı'nın sunağına koyduğunuz her neyse onu yanınıza almadan arkanızı dönüp yürümek zorundasınız. Bir daha asla onunla karşılaşmayacaksınız. Hayatınızdan çıkardığınız her neyse, artık onsuz yaşama sorumluluğunu alacağınıza dair Tanrı'nın huzurunda da yemin ettiniz ve hiç kimse bu yemini bozamaz.

 

Evren Şener
Gıda Mühendisi, Yoga Hocası, Ayurveda Uzmanı

0532 455 18 21
 
 
 



 

Diğer Yazılar

Yoga'nın Üzerimizdeki Etkisi
Yoga Neyi Anlatır?

Birleşmek
Meditasyon
Tanrı'nın Tapınağı
Yaşamak
Bırakmak
Büyücünün Yolu
O